Sevgili zihnim, Saygı duyulası biri olmak kendin gibi olmaktan geçer. İçimizdeki coşku, tutku, merak ve sevgiyi olduğu gibi yansıtmamızı zaman zaman ''ekstra'', ''aşağıya çeken'' veya ''uygunsuz'' davranışlarmış gibi algılamanı anlıyorum.
Seni temin ederim ki bu sadece çarpık kaydettiğimiz bir inançtır. Bu korkuya yaşantımızda yer açma. Tam da olduğumuz gibi, bizim, kendine has olduğu için saygı duyduğumuz herkes kadar saygıyı hak ederiz.
Merak etmek, heyecanlanmak, sevmek, neşeli, coşkulu, tutkulu ve hatta abartılı olmak haklarımızı, hiçbir yaşımıza, hiçbir kimseye, hiçbir mekana kaybetme. Sakın ''bastırılması gereken'' olduğumuza inanma. Ve sana böyle düşündüren yerlerden, insanlardan kaçma. Bizim olma biçimimizi etkilemelerine izin verme. Sen onları etkile. Uygun ve olgun olanı onların bildiğini sanma. Ya gerçekten kendileriyken böyleler, ya böyle görünmek istiyorlar ya da onlar da endişeliler. Üçü de bizi etkilemez. Sana özellikle uygunsuzmuşuz gibi düşündürmeye çalışanlar olursa, onlara bizi anlatmaya, açıklamaya çalışma. Herkes her şeyi kendi zihninin görebildiği gibi görür. Başka zihinlerin bizi, bize tanımlamasına izin verme.
Ve tüm bu bize yaşıyor gibi hissettiren, ruhumuzu mutlu tutan, düşünce, duygu ve davranışlarımızdan ancak bir an gelir de artık içimizden böyle değil de başka türlüsü gelirse, vazgeç. O zaman gelirse, şimdiye kadar olduğumuz kişi daha mı iyiydi diye düşünme. arkana da bakma
İşbirliğin için teşekkürler.
Öpüyorum hayatım.
Kendimiz.